Uz. Dr. Erol KISMET TUS yazıları


Öncelikle Neyi Değiştirmeliyim?
Hepimiz yaşayarak çok iyi öğrendik; bir yerde başarının olması için bir çok somut faktörden bahsedilir ama belki de daha önemlisi zihinsel ve duygusal tutumumuzdur. Çünkü bizim dışımızda  gibi gerçekleşen ve mazeret olarak gördüklerimiz zihnimizdeki kararsızlıkların yansımasıdır, zihnimizde  bizi engelleyen kalıplardır ve aslında nelerin değiştirilmesi gerektiğini bize söylemektedir.
Bazen öyle olayların içinde oluruz ki anlatmak mümkün değil yaşanması gerekir. İşte bu türden bir vaka:
“İki yaşında kız hasta. Ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor. Zaman, yer ya da kişi kavramı yok. Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki veriyor. Ne görünüşü için bir çaba sarf ediyor ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor. Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor. Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. Yutması iyi gelişmemiş, gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde. Yürümüyor. Uykusu sürekli düzensiz. Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar da feryat figan ağlıyor ve bağırıyor.”
Ben de size soruyorum. Böyle bir çocuğun bakımını geçici olarak değil, her gün hayat boyu devamlı olarak üstlenebilir misiniz? Sizlerden sanki aynı cevabı duyar gibiyim. Bu gücü kaçımız kendimizde görebildik? Evet ben yapabilirim diyen kimse sanıyorum olmadı. Yardımsever olmadığımız için değil, hatta okurken bu çocuğa yardım edebilmeyi çok istedik ama işin zorluğunu düşününce bu güce sahip olmadığımızı, başaramayacağımızı düşündük. Hatta bazılarımız bize  bunun için para verseler bile yapamam, bu güç bende yok dedik.  Peki, hasta ile ilgili bir küçük bilgi daha ekliyorum; bu çocuk kendi çocuğunuz. Şimdi bir kere daha düşünün.
Evet, hani yapamazdık, bu güç bizde yoktu. Biraz önceki düşüncelerimiz nasıl bir anda tersine döndü? Nasıl bir anda böyle bir güce sahip olduk? Bir dakika önce kesinlikle bunu yapamaz gibi görmüştük kendimizi.
İşte bir işe başlarken önce hedef konulur, sonra inanılır, böylece mazeret olarak kullanılabilecek tüm dış etkenler bertaraf edilir. Bunu yapmazsak her türlü dış etken hedefimize varmada gücümüzü azaltıcı etki gösterecektir.. Öncelikle bize zor  gözüken; gireceğimiz sınava, çalışmamız ve öğrenmemiz gereken derslere ait önyargılarımızı yok etmeliyiz. Bu işlere motive olabilmekte bizlerin önündeki en büyük engel aslında kendi ön yargılarımızdır.
Konuyu çok güzel dramatize etmesi yönüyle  Dr. Paul Ruşkin’in derste öğrencilerine anlattığı bir hastayı sizlerle paylaştım. Dr. Ruskin öğrencilerine böyle birinin bakımını üstlenip üstlenemeyeceklerini soruyor.  Onun öğrencileri de bu çocuğun bakımını yapamayacaklarını söylüyor. Ancak Dr. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle, yorulmadan, gece gündüz gözetmeden yaptığını, tüm yaşamı boyunca da yapabileceğini söylediğinde öğrencileri çok  şaşırıyor. Çünkü bu hasta doktorun kendi çocuğudur.
Uz. Dr. Erol KISMET


Başlangıç için: Önce boydan bir fotoğraf çekmeli
Olmadı , olabilir, olacak derken bir sınav daha geride kaldı. Okul hayatımızdaki sınavlarda bir dahaki sınava kadar kendimizi oldukça rahat hisseder, birkaç gün kala çalışmaya başlardık. Ancak bizim bu sınav için hazırlık sürecimiz bitmek tükenmek bilmeyen fedakarlıklar isteyen bir süreç. Tutulan nöbetler, akşama kadar bakılan hastalar, evdeki zorluklar, birçoğumuz için ne olup bittiğini bile anlayamayan çocuklarımız ve tüm bunların oluşturduğu zaman baskısı…
Sınava hazırlanmakta olan birisi için bütün bu olumsuzlukları olumlu hale çevirebilmek mümkün mü? Cevap: EVET. Peki o zaman nasıl? Bugüne kadar hiç yaşamadığımız bir süreç, üstelik devamlı olarak yüksek yoğunlukta çalışma temposu istiyor ve biz sonunda başarılı olmak istiyoruz. Cevap: Süreci sekteye uğratma potansiyeli olan tüm olumsuz ve bizim zayıf yanlarımız olan faktörlerin ve bunlarla başa çıkabilmemizi sağlayacak kuvvetli yanlarımızın farkında ve hazırlıklı olarak. Zihnen buna kendimizi hazırlayarak, kendimizi tanıyarak, kendi stratejimizi belirleyerek. Unutmayın ki, başkaları size sadece önerilerde bulunabilir, kendiniz için geçerli olan stratejiyi ancak kişinin kendisi belirler.
Kendimizin öyle bir fotoğrafını çekmeliyiz ki, bu fotoğraf bize değiştirmemiz gereken olumsuzlukları gösteren yol haritası olacak, bugüne kadar fark etmediğimiz, eksik ve zayıf yanlarımız ile güçlü hissettiğimiz özelliklerimiz ortaya çıkacaktır ( bir resminizi ilk gördüğünüzde en önce nelere dikkat edersiniz?). İşte bu aslında farkındalık oluşturma olarak bilinen bilimsel bir yöntemdir. Burada, ortaya konan olumsuzlukların değiştirilebilmesi amaçlanır.
Önce şöyle bir tablo oluşturalım:
Güçlü özelliklerimZayıf yanlarım
Çok kararlıyımÇabuk sıkılıyorum
HırslıyımProgramlı çalışamıyorum,düzenim yok
Çok iyi bir alt yapım varEvim çalışma için uygun değil
Gerekli kaynağa sahibimOdam çok karışık
Çok iyi bir dersaneye gidiyorumHerşeyden etkileniyorum
Eşim beni destekliyorArkadaşlarıma uyar ve çalışmamı aksatırım
Ailem her zaman yanımdaÇok uzun süredir çalışmıyorum

Buna benzer şekilde birçok zayıf ve güçlü yanlarınızı bir liste halinde belirleyin ve başaranlarla başaramayanlara bakın. Başaranların, güçlü taraflarını tanıyıp bunları kullanarak, zayıf özelliklerine bir çare, bir yol, bir çözüm bulanlar, başaramayanların ise mazeretlerin ve koşulların etkisinden kendisini kurtaramayanlar olduğunu göreceksiniz.
Kazananlara hayırlı olsun ve yolları açık olsun. İlk kez sınava girecek olanlar ile istedikleri bölümleri kazanamayan arkadaşlara çok daha iyi yöneteceğimiz bir süreç için kendimizi fark edelim diyorum.
Uz. Dr. Erol KISMET

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uz. Dr. Sami SELÇUKBİRİCİK TUS yazıları

Uz. Dr. Erdinç TUNÇ TUS Yazıları

Uz. Dr. Özgür KIRBAŞ TUS yazıları