Prof.Dr. Metin YILDIRIMKAYA TUS yazıları

İnsanı Çok Değerli Kılan Dört Özellik
Geliştirilip beslendiği taktirde kişisel ve profesyonel olarak herhangi bir insanı çok değerli kılan beş özellik bulunuyor. İlkini ‘Her Yarışı Kazandıran Anahtar’ başlıklı yazımda ‘ideal çalışma’ olarak açıklamıştım, lütfen o yazıyı tekrar okuyun. Bu yazımızda ise insanı hayatta gerçekten değerli kılacak diğer dört özellikten bahsedeceğiz. Bu özelliklere sahip olanlarla birlikte olmayı, evlilik yapmayı, birlikte çalışmayı tercih ederiz. Çünkü her birimiz değerli olanları bırakmak istemeyiz. Dürüst, yardımsever, cömert ve zarif olan insanlar dünyanın her yerinde çekicidirler, çünkü çok nadir bulunurlar.
Dürüst ve yardımsever olmak 22-karat elmas değerindedir, paha biçilemez, çekicilikleri evrenseldir. Bunların hayatımızın ayrılmaz iki parçası olarak üzerimizde bulunması durumunda dünyanın her tarafında herkesin dikkatini ve hayranlığını çekeceği çok kıymetli iki elması boynumuza, parmağımıza takmış gibi oluruz. Bu iki özellik insanın kalbine öyle işlemeli ki, dürüst ve yardımsever olmak için çaba harcanmasın, doğal olarak her zaman kendini göstersin. Bu iki özelliği hayatımızın çok önemli parçaları haline getirirsek , dünyada hiçbir paranın satın alamayacağı kazançlar elde ederiz. Öncelikle Allah’ın ve insanların hoşnutluğu kazanırsınız ve onlarla iyi ilişkiler içinde olursunuz. Doğruluk ilişkilerinizin kalıcı olmasına, herkesin iyiliğine olacak şekilde yardımsever olma ise katma değerinizin artmasına neden olur. Bu iki özelliğin uygulanması ile karşımızdaki insanlarda cesaret ve kendilerine olan öz saygılarında artma gözlenir. Ayrıca size olan sadakatları artar, size ve diğer insanlara aynı şekilde dürüst ve yardımsever davranmaları konusunda örnek olmuş olursunuz.
İnsanoğlu bencildir, kendi menfaatlerini, ihtiyaçlarını öncelikle düşünür. Bu herkesin doğasında vardır, kendiliğinden ortaya çıkar. Diğer taraftan başkalarını düşünme, onların ihtiyaçlarını öne alma ancak bilinçli bir tercih sonunda ortaya çıkar. Ne kadar çok bu tutum ön planda tutulursa hakiki yardımseverlik insanın tabiatı haline gelir ve bencillikten uzaklaşılır. Amerika’da Portland’dan Los Angeles’a uçakla gidecek olan bir kişi hava muhalefeti nedeni ile uçuşunun ertelendiği bildirilir, hava alanında. Adam önemli bir toplantısı olduğunu, mutlaka gitmesi gerektiğini belirtmesine rağmen çözüm bulunamaz. Bu arada aynı yere bir önceki uçağın kalkmaya hazır olduğu bildirilir ve bu uçakla gidecek yaşlı bir kadın bu olaya şahit olarak araya girer ve hakkını bu adama devreder, benim acelem yok diye. Adamın inanılmaz sevinci yaşlı kadına büyük mutluluk yaşatırken hava yolu şirketi yaşlı kadına açık gidiş-dönüş birinci sınıf bir uçak bileti daha hediye eder, istediği herhangi bir yer için. Kadın ikinci bir mutluluk daha yaşar. Bu tür davranışlar bizim kültürümüzde fazlasıyla bulunuyor, yapılması durumunda kişilere inanılmaz mutluluklar yaşatıyor ve toplumun geneline yayılıyor. Mutlu olmaksızın elde edilen herhangi bir başarı değersizdir.
Cömertlik bir insanın sergileyebileceği en hayranlık duyulan özelliklerden biridir. Cömertlik sadece vermekten ibaret değildir. Verdiği kişiden en ufak bir beklenti duymadan vermektir. Cömert insanlar maddi ve manevi neleri varsa paylaşmaktan zevk alırlar. Gerçek cömertler verdiklerinde hiçbir şeyleri eksilmez, başkalarını sevindirdikçe kendilerine daha fazla geldiğini görürler. Cömert olunmazsa ne olur? Fakirlik. Bunun maddi fakirlik olması gerekmez, gönül fakirliği içine girilir. Sahip olduklarından hiçbir zaman tatmin olmazlar ve daha fazlasına ihtiyaç duyarlar. Ruhen iflas etme noktasına gelirler. Cömertlik kalpte başlar ve cömert olanlar her zaman verme duygusu içindedirler. Kendi ihtiyacı olanı başkalarına vermek cömertliğin en üst derecesidir ve herkesin hiç olmazsa ömründe bir kere bunu gerçekleştirmesi önerilmektedir.
Zerafet bir insanı diğerlerinin gözünde yücelten bir özelliktir. Zerafet anlam olarak kişinin hal ve hareketlerinde nezaket, sabır, ince ruhluluk, zariflik, kıymet bilme ve lütuf edici özelliklerini içerir. Sabırsız ve kaba davranışlar içinde olanlar, kendilerine bir iyilik yapıldığında küçük bir teşekkürü aklına getirmeyenler toplum içinde saygın olamıyorlar. Zerafet, kalıtsal bir özellik değildir, herkesin yapabileceği bir seçimdir. Ve buna ulaşmak için atılacak ilk adım, hayatımızda sahip olduğumuz her şeye her gün minnettarlık duymaktır. Sahip olduğumuz her şeyin bize birer hediye olduğunun devamlı farkında olursak başkalarına karşı zerafet içinde olmamız mümkün olabilir. İçten minnettar olma bizde zarif bir ruh oluşturur. Sonuçta sabırsızlık duygusu içinde olduğumuzda sabırlı olmayı, sinirli olduğumuzda nazik olmayı, karşımızdaki haklı imiş gibi davranmayı, bir insanı eleştirmek yerine incelikle düzeltmeyi, gerçekten düşünmeseniz bile takdir etmeyi tercih eder hale gelirsiniz. Gerçek zerafet bütün bunları herhangi bir beklenti içinde olmadan yapmaktır.
Yürekten bir dürüstlük, yardımseverlik, cömertlik ve zerafetlik örneği sergilediğinizde ve gündelik hayatınızda başkalarına uyguladığınızda çok üstün bir paye ile ödüllendirilmiş olacaksınız.
Uz. Dr. Metin YILDIRIMKAYA

Zihin Gücü
Geçenlerde bir makele okudum. Yazar isteyen herkesin turnuvalara katılabilecek düzeyde usta bir golfçü olabileceğini, her ne kadar Tiger Woods olamasa da yoğun tekrarlarla ve odaklanmak suretiyle golften para kazanabilecek seviyede profesyonel hale gelebileceğini belirtiyordu. Bir yerlere gelmek için sıkı çalışmanın önemi inkar edilemez ama çalışmanın kalitesini de gözardı etmemek gerekiyor. Çalışmanın kalitesini de çok tekrar ve odaklanmak belirliyor.
Hepimiz odaklanma problem yaşıyoruz. Nasıl maroton koşucular bu hale kısa sürede gelemediler ise odaklanarak yapılan çalışma sürelerini eğitimle uzun süreli hale getirebiliriz. Çalışma sürelerini 15’er dakikalık dilimlerde konsantrasyonumuzu en üst düzeyde olacak şekilde sağlamamız ve sonra bu süreleri giderek arttırmamız durumunda odaklanma problemini çözebiliriz. Bu alışkanlığı geliştirmemiz bize hayatın her alanında çok olumlu katkılar sağlayacaktır. Biyokimya derslerimi dinleyen bir kursiyerimiz ‘Hocam sizden tam yararlanmak için derslerinizi çok dikkatli dinlemek gerekiyor’ dediğinde genç arkadaşlarımızın derslerden niçin tam istifade edemediklerini anladım. Korku yerine anlamaya ve öğrenmeye odaklananlar isteklerine ulaşıyorlar.
Çalışmanın kalitesini belirleyen bir diğer faktör yapılan tekrarlardır. Yabancı dil öğrenmekten belirli bir spor dalında uzmanlaşmaya kadar her alanda tekrarın önemi vurgulanıyor. Tekrar sayıları ne kadar fazla olursa o oranda ustalaşıyoruz. TUS sınavına hazırlanan bir kursiyerin haftada bir veya iki haftada bir deneme sınavına katılması ve onlarca kez bu sınavı tekrarlaması durumunda gerçek sınav, sadece bir denemeden ibaret olacak ve istenen başarı gelecektir. Yapılan tekrarların kalitesini odaklanma derecesi belirliyor.
Eğer başarılı olmak istiyorsanız, istediğiniz sonuçları almış kişileri bulun ve onların yaptıklarını taklid edin, benzer sonuçlara ulaşırsınız. Hayat bir oyundan ibarettir ve hepimiz kazanmak isteriz. Bu istek hangimizde daha fazla ise ve kazanmaya layık özellikler hangimizde daha fazla ise kazanan taraf oluruz. Genç yaşta tecrübe sahibi olmaya çalışırsanız ileride doğru kararlar vermenize ve bu da başarılı olmanıza yol açar. Tecrübe ise alınan yanlış kararlar sonucu kazanılır. Karşılaştığınız problemleri gelişiminiz için birer fırsat olarak görürseniz ve onları çözmeye çalışırsanız bir süre sonra hep doğru karar vermeye başlarsınız. Problemlerinizi belirleyip gücünüzü ve enerjinizi onları çözmeye harcayın. Başarılı insanlar problemleri geçici olarak görürler, diğer taraftan başarılı olamayanlar en küçük bir problemi bile çözülemez olarak görürler.
İnsanların genelde tembel olmadığı söylenir. Sadece ortaya koydukları hedefleri etkisiz olup onları ateşleyecek düzeye çıkmıyor. Hedefleri kesinlik kazanmamıştır. Gelecek hayatları için bir planı olmayanların bugün için de bir planları yoktur ve günleri verimsiz geçmeye mahkumdur. Üniversite sınavına hazırlanırken tıbbı kendisine hedef seçenler gerekenleri kolaylıkla yaptılar. ÖSS gibi zor bir sınavda ilk onbin-yirmi bin içine girebilenler belirlenmiş net hedefleri olduğunda her türlü başarıya ulaşabilirler. Kendilerinde bir soğukluk, gevşeme hissedenler önceki başarılarını düşünsünler, hayal etsinler. Hayatta mutlu olmak esas ise unutmayın mutluluğun sırrı hergün ilerlediğinizi, yükseldiğinizi hissetmektir.
Tony Buzan ‘kişi ve kurumların başarısız olmalarının tek nedeni vardır, o da belirlenmiş net hedeflerinin olmayışıdır!’ diyor. Ve ilave ediyor: ‘İnsan net hedef belirlerse beyin ne yapar eder ona ulaşmak için alternatif çözüm yolları arar ve bulur.’ Yine aynı kişi şunu da belirtiyor: ‘İnsan bir şeye odaklanırsa görümeyen gizli güçler ona yardım eder.’ İnsan olduğumuzu unutmadan, temel değerlerimizi hatırımızdan çıkarmadan olabileceğimizin en iyisi olma yolunda odaklanırsak umduğumuz ve ummadığımız yerlerden yardımlar gelecek ve daha güzel, huzurlu bir hayatta kendimizi bulacağız. Unutmayın, neyi sürekli düşünürseniz, neye konsantre olursanız ona doğru ilerlersiniz.
Sessiz bir yere geçin ve hayal edin. Çok güzel bir eğitim aldınız, hürsünüz, sağlıklısınız, dostlarınız var, gerekenleri yapmanız durumunda geleceğe ümutla bakıyorsunuz, birçok kimsenin arzuladığı bir mesleğe sahipsiniz ve bu meslekte zirveye çıkma imkanına sahipsiniz. Sadece tad alma duygunuzun gittiğini bir an düşünün, yediğiniz tatlı ve acı şeyleri hissetmediğinizi, baklavanın ottan farksız olduğunu, insana yeme isteğini uyandıran şeyin tad alma duygusu olduğunu fark edeceksiniz. Sayısız nimetler içinde iken olumsuz üç-beşi devamlı hatırlamamız durumunda kendimize ederiz ve hayatımız olumsuzluklar içinde geçer.
Hoşuma giden bir amerikan atasözü var: ‘İnanç görülemeyene inanmaktır, bunun ödülü ise inandığınızı görmektir.’ Beyinlerine kazanacaklarını kazıyanların, kazanmayı çok isteyenlerin ve bunun için gerekenleri yapanların amaçlarına ulaştıklarını görüyoruz. 1954 yılına kadar hiçbir insanoğlunun binbeşyüz metreyi dört dakikanın altında koşabileceğine kimse inanmıyordu. Ama bir tıp fakültesi öğrencisi olan Roger Bannister bu mesafeyi üç dakika ellidokuz saniyede koşunca, bu inanç yok oldu. O zaferini zihinsel gözü ile tekrar tekrar çok yoğun şekilde hayal etti ve oluşturduğu zihinsel resim fiziksel olarak gerçekleşti. Daha da ilginci sonraki iki yıl içinde 36 kişi aynı mesafeyi dört dakikanın altında koştu. Artık herkes bu işin yapılabileceğine inanıyordu.
Dr. Metin YILDIRIMKAYA
Hangi Branşı Tercih Edelim?
Sınav sonuçları açıklandı, herkes için hayırlı olmasını dilerim. Her sınav sonrası genellikle bazı arkadaşlar için tatlı bir telaş, bazıları için kararsızlık, bazıları için yeniden hazırlık, bazıları için ise bu TUS sevdasından vazgeçme süreçleri içine giriliyor. Dünyada en zor şeylerden biri karar vermektir. Bir liderin olmazsa olmaz özelliklerinden biri hızlı karar vermektir, alınan kararların doğruluğu ne kadar fazla ise lider o kadar büyük oluyor. İnsan hangi seviyede olursa olsun mutlaka daha önce o yollardan geçmiş birilerinin danışmanlığına ihtiyaç duyuyor. Yaşamın kısalığı içinde her şey deneme yanılma yoluyla öğrenilmiyor. Sizlere mezuniyet sonrası 25 yıllık bir birikimin ışığı altında karar vermenize yardımcı olabilecek ipuçları vermeye çalışacağım.
1.Sınavda iyi puan alanlar ve sıralamada üstlerde bulunanlar için: Bu sıralama ilk 200’de bulunan arkadaşları kapsıyor. Branş seçiminde uzmanı olmayı çok istediğiniz bölümü tercih edin ve mutlaka gelişiminize katkıda bulunacak merkez ve hocaları araştırın. Hiçbir zaman parayı ön planda düşünmeyin. Çok uzun süre hobi şeklinde severek zaman ayırabileceğiniz bölümleri düşünün. Günümüzde her bir branşın onlarca yan dalı gelişiyor. Los Angeles Çocuk Hastanesinde 110 farklı bölüm olduğunu öğrenince çok şaşırmıştım. İlgi duyduğunuz veya duyabileceğiniz dallarda çok nitelikli hale gelmeyi hayal ederek seçiminizi yapın. Gerçek maddi ve manevi kazançların herhangi bir dalda en az 10.000 saat vakit harcandıktan sonra geldiği unutulmasın. Son yılların moda sporcusu Michael Phelps 5 yaşında yüzmeye başladığı, 11 yaşında haftada en az 50 mil yüzdüğü, 2004’de ilk olimpiyat altın madalyasını 19 yaşında kazandığı ve 2008 olimpiyatlarında toplam 8 altın madalya kazanarak tarihte ilk sporcu olduğu ve bu süre içinde toplamda 22.000 saat yüzmeye vakit harcadığı bildiriliyor. Yılbaşı ve doğum günleri dahil her gün 5 saat yüzmeye vakit ayırarak ve ciddi bilimsel destek alarak bu seviyeye ulaştığı söyleniyor.
2.Sınavda orta derece elde edenler için: Bu sıralama ilk 200-1000 arasında bulunan arkadaşları kapsıyor. Yukarıda yazılanlar bu grup için de geçerli fakat seçenekler azaldığı unutulmamalı. Arzu ettiği branş yüksek puan almayı gerektiriyorsa ve şartları bir sınav daha geçirmeye uygunsa, kendisinde yeterli enerjiyi buluyorsa bir sonraki sınava hazırlanabilirler. Böyle hareket edenler genellikle hedeflerine ulaşıyorlar. Fakat bir an evvel uzmanlığa başlamak isteyen arkadaşlar kendilerine en uygun tercihleri yapabilirler.
3.Sınavda biraz daha alt derece elde edenler için: Bu sıralama 1000-2500 arasında bulunan arkadaşları kapsıyor. Her ne kadar seçenekler daha da azaldı ise de morali bozmadan sevebileceğimiz bölümlere göre puanlar alındı ise tercihler yapılmalı. Bazen bir merkezde popüler bir bölüme tercih olmadığı için çok düşük puanlarla girilebildiği unutulmamalı. Yeniden sınava hazırlanmak bu grup için de geçerli, fakat birkaç defa sınava katıldıktan sonra bu puanları alanlar yeni maceraya girmeyi düşünmeyebilirler ve tercih yaparak bir an evvel uzmanlığa başlamayı düşünebilirler. İnsanın başarısı ve mutluluğu esas alındığında uzmanlık dalı ve eğitim aldığı merkez daha sonra gelmekte. Öncelikli olarak kişinin ilgisi, enerjisi, karakteri ve hayal gücü yukarılara tırmanmasına yardımcı oluyor.
4.Sınavda daha alt derece elde edenler için: Bu sıralama 2500-3500 arasında bulunan arkadaşlar içindir. Yeniden sınava hazırlanmak önerilen bir tercih olmakla beraber şartları uygun olmayanlar için mutlaka sevebilecekleri ve girebilecekleri yerleri tercih etmeliler.
Bu satırları yazarken önceki sınavda göz uzmanlığına başlayan bir arkadaşımızın mesajını aldım. Yeniden sınava girdiğini, 67 puan civarında aldığını ve biyokimyayı düşündüğünü bildiriyordu. 1960’lı yıllarda ülkemizde biyokimya uzmanlığını büyük oranda eczacı, kimyager ve veteriner bölümünden mezun olanlar tercih ediyordu. Tıp kökenlilerin aklından bile geçmiyordu. Bu dönemde Hacettepe’den bir doktor hocamız biyokimyayı tercih ediyor, uzmanlığını aldıktan sonra ABD’de 2 yıl eğitim alıyor, doçentlik ve profesörlüğünü aldıktan sonra serbest piyasada birikimlerini bütün ülkeye sunuyor. Bugün laboratuar alanında ülkemize yaptığı katkılar, etrafına ışık olması, maddi ve manevi elde ettiği kazanımlar takdire şayan.
Nice TUS birincilerinin tekrar sınava girdiklerini, aynı merkezden eğitim alan iki uzmandan biri çok başarılı olurken diğerinin aynı başarıyı gösteremediğini, dünyanın en başarılı insanlarının hayatlarında sayısız kayıplar ve üzüntüler yaşadığını, anne karnındaki bir bebeğin 9 ayda yetişip dış aleme geçtiğini, daha erken olması durumunda sıkıntılar gözlendiğini unutmayalım.
Dr. Metin YILDIRIMKAYA
BİYOKİMYA UZMANLIĞI’NIN GELECEĞİ
Günümüzde laboratuarın hastalıkların tanı, tedavi ve takibinde önemi oldukça belirgin bir hale gelmiştir. Her branşta olduğu gibi biyokimya alanında da nitelikli uzmanlar gelecekte ön planda olacaktır. Nitelikli bir uzman olabilmek için izlenmesi gereken yolları ve gelecekte laboratuarın nasıl şekillenebileceği konusundaki görüşlerimi sizlerle paylaşacağım
Biyokimya uzmanı hasta numunelerinin alınmasından rapor edilinceye kadar geçen süredeki tüm aşamaları standardize edebilecek ve hasta sonuçlarını yorumlayabilecek düzeyde bir bilgi birikimine sahip olan insan demektir. Bu seviyeye gelebilmek için asistanlığı boyunca laboratuar teknisyeni gibi çalışmalı ve gerektiğinde laboratuar temizliğine de yardımcı olmalıdır. Yani işin mutfağında her aşamada görev almalıdır. Uzmanlıkta laboratuar çalışanlarını yöneteceği için “bilmeden yönetemezsiniz” düsturu gereği mutfağın dünyasını iyi tanımak gerekiyor. Bu arada elden geldiği kadar okumak, bilimsel çalışmalarda yer almak, yurt içi ve dışı kongrelere katılmak, ISO 15189 laboratuar akreditasyonu gerekliliklerini öğrenerek ve çalıştığımız laboratuvara uygulayarak laboratuvarımızın kalitesine katkıda bulunmak zamanımızın büyük bölümünü almalıdır. Seminerler vermek ve seminerlere aktif katılmak kariyerimizin gelişmesine katkıda bulunacaktır. Laboratuvar sonuçlarını onaylayarak ve gerektiğinde Klinisyenler’le bu sonuçları tartışarak bilgilerimizin kalıcı hale gelmesine ve bizim malımız olmasına çalışılmalıdır. Dört yıllık biyokimya asistanlığı süresince genel bir klinik biyokimya nosyonu elde edilmelidir.
Uzmanlık alındıktan sonra 2 yıl kadar mecburi hizmete gidiliyor ve genellikle küçük-orta ölçekli bir hastane laboratuvarında uzmanlık görevi başlıyor. Bu görev bir veya birkaç uzmanla paylaşılabilmekte veya tek başına yerine getirilmektedir. İhale hazırlığı, ihalelere katılmak, 100-150 farklı testin zamanında ve doğru olarak çalışılması ve onayı zamanımızın bir kısmını dolduracaktır. Bu dönem profesyonel yaşamda oldukça önemlidir, çünkü genellikle küçük yerleşim merkezlerinde (50 bin-500 bin nüfusa sahip) hayatın nispeten kolay, şimdilik alınan ücretlerin oldukça tatminkar, yatırım fırsatlarının iyi olması rehaveti de beraberinde getirmekte ve bir çok arkadaş ortama uyum sağlayarak sıradan uzmanlar olarak hayatlarına devam etmektedir. Bu dönemi fırsat bilerek ingilizce seviyesini ilerletenler, hizmet verdikleri laboratuarı akreditasyon standartlarına ulaşması için çalışanlar ve belirli bir alandaki (endokrinoloji, nefroloji, metabolizma, kardiyoloji vb) laboratuar testleri konusunda uzmanlaşanlar büyük şehirlerdeki özel hastane, kamu hastanesi ve özel laboratuarlarda iyi şartlarda kolaylıkla tercih edilebileceklerdir.
İleri dönemlerde büyük çapta kamu hastaneleri açılacak ve büyük özel hastane zincirleri giderek yaygınlaşacak. Ayrıca büyük kapsamlı özel laboratuarlar da sektörde büyüyerek yerlerini alacaktır. Bu merkezlerin büyük oranda profesyonel olarak yönetileceği düşünülürse uzmanların nitelikli olması önem kazanacak. 2013 temmuzunda Los Angeles”ta biyokimya kongresinde konuşmacılardan birisi Mayo kliniğinden gelmişti ve ünvanı “Kardiyovasküler hastalıklar laboratuar direktörü” idi. Yine Los Angeles çocuk hastanesinde 105 farklı birimin hizmet verdiğini söyledikleri zaman çok şaşırmıştım. ABD”yi biraz geriden takip ettiğimiz düşünülürse gelecekte “iyi biyokimya uzmanı” kavramı geçerliliğini yitirecek ve alt bölümlerde uzmanlaşanlar talep görecek. Mayo kliniği laboratuarlarında tek işi kalitenin sürekliliği olan biyokimya uzmanları çalışıyor.
Tıp eğitimi ve uzmanlık eğitimi sadece genel anlamda bir nosyon vermekte ve buralardan alınan bilgiler maksimum 3-4 yıl kadar idare edebilmektedir. Tıptaki gelişmelerin sürekliliği ve öğrenilen bilgilerin kolay unutulabilmesi göz önünde bulundurulduğunda en azından ilgili branştaki güncel yayınları ve temel kitapları okuyarak ve öğrendiklerimizi uygulayarak ve çevremizle paylaşarak mesleki kariyerimizde zirveye doğru yolculuğa devam etmeliyiz. Bu yazdıklarımız ideali, mutluluğu ve bolluğu arayanlar için. Sıradan uzmanlar olmayı tercih edenler için gelecekte neler olacağını öngöremiyorum. Çünkü devlet, sağlık sektöründeki ağırlığını devam ettirecek mi? Biyokimya uzmanı olarak iyi ile kötünün, çalışanla çalışmayanın ayırt edilmediği devletçi bir yapı devam edecek mi? Henüz bu konuda bir netlik olmadığı için bir şeyler söylemek zor. Ama kamu sektöründe (üniversite ve devlet hastaneleri) etkin olmayan oldukça fazla sayıda biyokimya uzmanının bulunması ve yeni biyokimya uzmanı olacakların da bunlardan biri olmayı arzu ederek stressiz ve az yorulmayı tercih etmeleri mümkün. Bu yapının devam etmesi halinde doğrudan hasta ile ilgilenmek istemeyen ve standart bir yaşam tarzını arzulayan hekim arkadaşların biyokimya bölümünü tercih etmeleri önerilebilir.
Bu yazılanlar biyokimya uzmanlarının %95″i için geçerli. Geriye kalan %5″lik kesim aralarından sıyrılarak bilgi ve birikimlerini kullanarak ve gereken riski alarak bağımsız laboratuarlar kurabilir ve iyi bir yönetim sergileyerek açık denizlerde yüzme keyfini yaşayabilirler.
Dün akşam doğudan gelip Ankara”da bir restorant açan ve oldukça başarılı olan bir yerde yemek yedik. Restorant girişinde bir şairimizin güzel bir sözünü yazmışlar: “Devler gibi eser vermek için karıncalar gibi çalışmalı”. Bu geçici dünyada arkamızdan hatırlanacak kalıcı bir eser bırakıp bırakmayacağımıza karar vererek buna göre gideceğimiz yolu seçmemiz gerekiyor.
Dr. Metin YILDIRIMKAYA
Eğitimin kötü olup dersanelere ihtiyaç duyulan sistemlerde dersaneler arası ticari rekabette kaçınılmaz olarak gelinecek nokta şüphe,şaibe, içsel bilgiye erişim, etik ve yasa dışıliktir. Her sınav türü ve döneminde benzer konular toplumu yormaktadır. Özkaya Çözüm başta hukuk olmak üzere tüm eğitim alanlarında köklü düzenlemeler ve dersanelerin kapatılmasıdır. Ali Fethi Yılmaz yazdı 04.03.2019 Tıpta Uzmanlık Sınavı sonrasında ÖSYM’nin soruları ve cevap anahtarını yayımlamadan önce sınav soruları sosyal medyada yer aldı. 24 Şubat 2019 Pazar günü Ankara'da gerçekleşen Tıpta Uzmanlık Sınavı öncesinde soruların Whatsapp gruplarında paylaşıldığı iddia edilirken, TUS sorularının çalındığı tartışmaları gündeme gelmişti.Sınav sorularının çalındığı iddiaları üzerine ÖSYM açıklama yaptı. TUS soruları ve cevap anahtarının çalındığı iddialarının odağındaki TUSDATA isimli dershane de konuyla ilgili açıklama yaptı. TUS’a giren doktorların Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne yaptıkları şikayetler ve söyledikleri, “sınav soruları çalındı mı” sorularını kuvvetlendirdi. Sınava giren bir doktor konuyla ilgili, "Bugün TUS dershanesine gitmeden başarı elde etmek çok zor” dedikten sonra, “Sızıntı iddiasının odağındaki TUS dershanesinin sınav öncesi 50 kişilik özel gizli grup oluşturduğunu ileri sürülüyor. Sınav soruları derece yapmaları için bu özel gruba verildi iddiası var. Bir de yüzde 98 soru tutturma, çıkan tüm sorulara referans spot bilgi paylaşımı sızıntı ihtimalini kuvvetlendiriyor. Binlerce tıp doktorunun emeğinin çalınmasına sessiz kalınmamalı” iddialarında bulunmuştu. Konuyla ilgili sosyal medyada ve farklı mecralarda da iddialar dile getirilmesi üzerine, TUSDATA sınava giren hocalarının soruları ezberledigini ifade etmişti. CİMER’e yapılan şikayete ÖSYM Hukuk Müşavirliği avukat yanıt vermişti. ÖSYM açıklamasında, TUSDATA’nın “soruları ezberledik” şeklindeki açıklamasına yer verdi ve sorular ÖSYM'den iki gün erken açıklandığı için telif hakkı konusunda yasal işlem başlatılacağı ifade edildi. ÖSYM Başkanlığı Hukuk Müşavirliği CİMER’e yapılan şikayete şöyle yanıt vermişti: ÖSYM tarafından gerçekleştirilen sınavlarda, sınavlara giren bazı adaylarca sınav esnasında sorular ezberlenerek (bazen farklı adaylarca sınav esnasında ezberlenen sorular sınavdan sonra bir araya getirilerek) sınav sonrasında facebook, twitter, instagram, whatsapp, youtube gibi sosyal medya platformları üzerinden paylaşılabilmektedir. Orijnaline en yakın şekilde çıkartarak soruları sınav bittikten sonra whatsapp üzerinden paylaştıkları açıkça ifade edilmiştir. Afyon Telif hakkı Başkanlığımıza ait olan sınav soru ve cevaplarının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa aykırı olarak Başkanlığımızın yazılı izni olmaksızın yayınlanması suç olduğundan sınav sonrasında soruları izinsiz yayınlayan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmakta ve aynı zamanda erişimin engellenmesi kararı verilmesi, Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliğinden talep edilmektedir.ilgili kişi ve kurumlar hakkında gerekli yasal işlemler başlatılmıştır.” 2019-TUS sorularının sızdırıldığı iddiaların merkezinde olan TUSDATA’nın sahibi Uzman Doktor Sami Selçukbiricik’in bağlantıları da dikkat çekiyor. Uz. Dr. Sami Selçuk Biricik, kurucu olmasının yanı sıra, çeşitli illerde yapılan TUSDATA seminerlerine konuşmacı olarak katılıyor ve DUSDATA sitesinde yazarlık yapıyor İstanbul’da İskenderpaşa Cemaati’nin lideri Muhammed Nureddin Coşan’ın vakfettiği “Asfa Eğitim Vakfı" yönetim kurulunda, TUS sorularını sızdırdığı öne sürülen TUSDATA’nın kurucusu Uz.Dr.Sami Selçukbiricik’in adı da geçiyor. Uzm.Dr. Sami Selçukbiricik, Özel Asfa Ferda Koleji Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. Türkiye geçmişte ÖSYM sınav hırsızlıklarıni geçmişte çok yaşadı. Dün FETÖ’nün yaptığı sınav hırsızlıklarının sonucunda Türkiye hala bedel öderken bugün devlete yerleştirilen başka cemaatler üzerinden yine aynı iddiaların konuşulması “Ne zaman ders alacağız” sorularını da beraberinde getiriyor.Fethi Yılmaz Burhan Odatv.com
YanıtlaSil