Prof. Dr. Faruk BAĞIRICI TUS yazıları



TUS’da Fizyoloji’nin Önemi
Fizyoloji, canlıların mekanik, fiziksel, biyokimyasal fonksiyonlarını ve sistemlerin işleyişini inceleyen bilim dalıdır. Yunanca doğa anlamına gelen “physis” kelimesi ile bilim anlamına gelen “logos” kelimesinin birleşmesi ile ortaya çıkmış olan Fizyoloji terimi, moleküler düzeyden hücre, doku, organ, sistem ve organizma düzeylerine kadar fonksiyonu ve bu fonksiyonun altında yatan mekanizmaları araştırır. İç ortam ve homeostaz kavramları, Fizyolojik yaklaşımın temel prensiplerini belirler ve fonksiyonun araştırılmasında her düzeyde etkileşimlerin önemini vurgular.
Fizyoloji Temel Tıp Bilimleri’nden olup gerçek anlamda da tıbbın temelini oluşturmaktadır. İşleyen bir sistemin patolojik olup olmadığını ya da nelerin yanlış gittiğini anlamak için öncelikle o sistemin normalinin bilinmesi gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında Tıp’ta bütün klinik bilimlerin anlaşılmasında ve geliştirilmesinde Fizyoloji’nin önemi oldukça büyüktür. Bu nedenle, Fizyopatoloji alanı hastalıkların altında yatan fizyolojik mekanizmadaki değişiklikleri inceler ve yine belki de bu nedenle Nobel Ödülü’nün orijinal adı “Nobel Prize in Physiology or Medicine”dir.
Kardiyoloji’de hipertansiyonun oluş mekanizmalarını iyi kavrayabilmek için, arteryel kan basıncını oluşturan nedenleri; kalp debisini etkileyen faktörleri ve total periferik direnci değiştiren olayları bilmek durumundayız. Diüretik başladığımız bir hipersansif hastada debiyi azaltarak kan basıncını düşürmeye çalıştığımızı ya da anjiyotensin converting enzim (ACE) inhibitörü verdiğimiz bir hipertansiyon hastasına bu ilacın kendisini niçin öksürttüğünü söyleyebilmek için renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini bilmek zorundayız.
Nefrolojide renal yetmezliği olan bir hastanın sorununu anlayabilmek için, böbrek fonksiyonlarını etkileyen nedenleri, glomerüler filtrasyonun mekanizmasını, filtrasyon bariyerinde bulunan yapıları ve net filtrasyon basıncını oluşturan faktörleri bilmek durumundayız ki; hangisindeki bozukluğa bağlı bir sorun olduğunu anlayabilelim.
Antiagregan tedavi uygulayacağımız bir hastada neden ADP antagonisti ya da niçin GpIIb-IIIa reseptör blokeri bir ajan kullandığımızın mantığını bilmek için, pıhtılaşmanın mekanizmasını, trombositlerden salgılanan faktörleri, trombositlerin kümeleşmesini etkileyen olayları ve fibrinojenin rolünü bilmek zorundayız.
Nörolojik bir hastanın ekstremitelerindeki durumuna bakarak problemin korteksten mi yoksa beyin sapı düzeyinde bir hasardan mı, yani sorunun dekortikasyon mu yoksa deserebrasyon rijiditesine ait bir klinik bulgu mu olduğunu düşünebilelim. Tetanoz toksinine maruz kalan bir hastada dekortikasyon rijiditesi gelişmemesi için izole odaya koymamızın nedenini kavrayabilelim ya da futbol sahasında kas ağrısı çeken bir futbolcunun kasını gevşetmek için niçin dorsal fleksiyon yaptığımızı yorumlayabilelim.
Yine sildenafil kullanan bir hastada fosfodiesteraz enzim inhibisyonu esnasında PDE5 ile birlikte PDE6’nın da etkilendiğini ve istediğimiz etkinin yanında görmede nasıl bir bozulma olabileceğini de hesaba katabilelim ve bu konuda hastayı bilgilendirelim.
Akciğer hacim ve kapasitelerini bilmeliyiz ki, FEV1/FVC değeri normalden düşük olduğu zaman, neden kompliyansla ilgili bir sorun aramıyoruz da obstrüktif bir akciğer hastalığı düşünüyoruz ya da bu hasta bronkodilatatörle düzeldiği zaman niçin KOAH değil de astıma yöneliyoruz bunun mekanizmalarını anlayabilmeliyiz.
İşte tüm bu örneklerde olduğu gibi, patofizyoloji’yi anlayabilmek için fizyolojik mekanizmaları bilmek, problemin hangi basamakta olduğunu tespit edebilmek ve buna göre de tedaviyi planlamak durumundayız.
Gelelim TUS’ta Fizyoloji’nin önemine…. 1987 Eylül TUS’undan 2012 yılına kadar sadece 5 soru sorulan sınavlarda bile (Histoloji-Embriyoloji hariç) diğer branşlardan yaptırdığı sorularla birlikte 20-30 arası soru yaptırma özelliğine sahip Fizyoloji bilgisinin; 2012 Nisan sınavından itibaren soru sayısı 10’a, etki alanı ise çok daha yükseğe çıkmış bulunmaktadır. Bu da Fizyoloji dersini daha ciddiye almamız gerektiğini bize göstermektedir. Hem soru sayısının hem de zorluk derecesinin artması ve yeni güncel bilgilerin sorulması ile birlikte Fizyoloji’ye daha fazla çalışmamız gerekmektedir. Böylece Histoloji-Embriyoloji’yle birlikte çıkan 18 sorudan en az 15-16 net yapacak ve bu çalışmanın bize katacağı yorum gücü ve ortak bilgiler sayesinde Anatomi, Biyokimya,Farmakoloji, Patoloji, Küçük Stajlar ve Dahiliyedeki bazı fizyopatoloji sorularına ve daha birçok derse daha katkı sağlayacaktır.
Örneğin Farmakoloji, Biyokimya ve Fizyoloji’de ortak olarak anlatılan reseptörler ve ikincil haberciler gibi konuları arka arkaya çalışarak daha da pekiştirebileceğiz. Ayrıca Farmakoloji ve Kardiyoloji’de anlatılan TUS’ta da sıkça sorulan diüretikleri, yan etkilerini, etki mekanizmalarını daha iyi anlamak ve Patoloji, Çocuk Hastalıkları ve İç Hastalıkları Nefroloji’de ortak konulardan olan böbrek ve Tübüler Patoloji sorularını ezber yapmadan, mekanizmalarını iyice anlayarak soru kaçırmayacak şekilde çalışmak için öncelikli olarak böbrek ve Tübüler Fizyoloji’yi güzel bir şekilde anlamak gerekecektir.
Yine Otonom Sinir Sistemi Fizyolojisi’ni çalışırken sempatik ve parasempatik sistemin vücutta ortaya çıkardığı etkileri, reseptörlerini, nörotransmitterlerini, bu nörotransmitterlerin yapım ve yıkım aşamalarındaki enzimleri ve bu enzimleri bloklayan maddeleri de içine alacak şekilde çalışarak farmakolojide OSS’yi etkileyen ilaçlar, etki mekanizmaları ve yan etkilerini de kolayca anlamamıza ve Farmakoloji gibi ezber bir dersi bile mantığını çözerek daha kalıcı bir şekilde anlamamıza yardımcı olacaktır.
İşte tüm bu nedenlerden dolayı Fizyolojiyi iyi öğrenmeye ihtiyacımız vardır. Anlaşıldığı ve iyi öğrenildiğinde çok keyifli bir ders olan, yorum gücümüzü geliştirerek çalışma moral ve motivasyonumuzu daha da artırarak sınav başarımızı yükseltecek olan Fizyoloji’yi iyi öğrenmek dileklerimle……
Prof. Dr. Faruk BAĞIRICI

Yorumlar

  1. Eğitimin kötü olup dersanelere ihtiyaç duyulan sistemlerde dersaneler arası ticari rekabette kaçınılmaz olarak gelinecek nokta şüphe,şaibe, içsel bilgiye erişim, etik ve yasa dışıliktir. Her sınav türü ve döneminde benzer konular toplumu yormaktadır. Özkaya Çözüm başta hukuk olmak üzere tüm eğitim alanlarında köklü düzenlemeler ve dersanelerin kapatılmasıdır. Ali Fethi Yılmaz yazdı 04.03.2019 Tıpta Uzmanlık Sınavı sonrasında ÖSYM’nin soruları ve cevap anahtarını yayımlamadan önce sınav soruları sosyal medyada yer aldı. 24 Şubat 2019 Pazar günü Ankara'da gerçekleşen Tıpta Uzmanlık Sınavı öncesinde soruların Whatsapp gruplarında paylaşıldığı iddia edilirken, TUS sorularının çalındığı tartışmaları gündeme gelmişti.Sınav sorularının çalındığı iddiaları üzerine ÖSYM açıklama yaptı. TUS soruları ve cevap anahtarının çalındığı iddialarının odağındaki TUSDATA isimli dershane de konuyla ilgili açıklama yaptı. TUS’a giren doktorların Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne yaptıkları şikayetler ve söyledikleri, “sınav soruları çalındı mı” sorularını kuvvetlendirdi. Sınava giren bir doktor konuyla ilgili, "Bugün TUS dershanesine gitmeden başarı elde etmek çok zor” dedikten sonra, “Sızıntı iddiasının odağındaki TUS dershanesinin sınav öncesi 50 kişilik özel gizli grup oluşturduğunu ileri sürülüyor. Sınav soruları derece yapmaları için bu özel gruba verildi iddiası var. Bir de yüzde 98 soru tutturma, çıkan tüm sorulara referans spot bilgi paylaşımı sızıntı ihtimalini kuvvetlendiriyor. Binlerce tıp doktorunun emeğinin çalınmasına sessiz kalınmamalı” iddialarında bulunmuştu. Konuyla ilgili sosyal medyada ve farklı mecralarda da iddialar dile getirilmesi üzerine, TUSDATA sınava giren hocalarının soruları ezberledigini ifade etmişti. CİMER’e yapılan şikayete ÖSYM Hukuk Müşavirliği avukat yanıt vermişti. ÖSYM açıklamasında, TUSDATA’nın “soruları ezberledik” şeklindeki açıklamasına yer verdi ve sorular ÖSYM'den iki gün erken açıklandığı için telif hakkı konusunda yasal işlem başlatılacağı ifade edildi. ÖSYM Başkanlığı Hukuk Müşavirliği CİMER’e yapılan şikayete şöyle yanıt vermişti: ÖSYM tarafından gerçekleştirilen sınavlarda, sınavlara giren bazı adaylarca sınav esnasında sorular ezberlenerek (bazen farklı adaylarca sınav esnasında ezberlenen sorular sınavdan sonra bir araya getirilerek) sınav sonrasında facebook, twitter, instagram, whatsapp, youtube gibi sosyal medya platformları üzerinden paylaşılabilmektedir. Orijnaline en yakın şekilde çıkartarak soruları sınav bittikten sonra whatsapp üzerinden paylaştıkları açıkça ifade edilmiştir. Afyon Telif hakkı Başkanlığımıza ait olan sınav soru ve cevaplarının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa aykırı olarak Başkanlığımızın yazılı izni olmaksızın yayınlanması suç olduğundan sınav sonrasında soruları izinsiz yayınlayan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmakta ve aynı zamanda erişimin engellenmesi kararı verilmesi, Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliğinden talep edilmektedir.ilgili kişi ve kurumlar hakkında gerekli yasal işlemler başlatılmıştır.” 2019-TUS sorularının sızdırıldığı iddiaların merkezinde olan TUSDATA’nın sahibi Uzman Doktor Sami Selçukbiricik’in bağlantıları da dikkat çekiyor. Uz. Dr. Sami Selçuk Biricik, kurucu olmasının yanı sıra, çeşitli illerde yapılan TUSDATA seminerlerine konuşmacı olarak katılıyor ve DUSDATA sitesinde yazarlık yapıyor İstanbul’da İskenderpaşa Cemaati’nin lideri Muhammed Nureddin Coşan’ın vakfettiği “Asfa Eğitim Vakfı" yönetim kurulunda, TUS sorularını sızdırdığı öne sürülen TUSDATA’nın kurucusu Uz.Dr.Sami Selçukbiricik’in adı da geçiyor. Uzm.Dr. Sami Selçukbiricik, Özel Asfa Ferda Koleji Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. Türkiye geçmişte ÖSYM sınav hırsızlıklarıni geçmişte çok yaşadı. Dün FETÖ’nün yaptığı sınav hırsızlıklarının sonucunda Türkiye hala bedel öderken bugün devlete yerleştirilen başka cemaatler üzerinden yine aynı iddiaların konuşulması “Ne zaman ders alacağız” sorularını da beraberinde getiriyor.Fethi Yılmaz Burhan Odatv.com

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uz. Dr. Sami SELÇUKBİRİCİK TUS yazıları

Dr.Öğr.Üyesi İbrahim Ethem ŞAHİN TUS Yazıları

Uz. Dr. Erdinç TUNÇ TUS Yazıları